Avrupa'da uzun ve görkemli bir tarihe sahip, yabancı ziyaretçilerin büyük ilgisini çeken birçok şehir var. Bunlar, elbette, başkentleri içerir. Paris, Londra, Roma, Prag, Viyana, Budapeşte, Brüksel, Madrid… Bu, farklı ülkelerden turistlerin uğraştığı başkentlerin tam listesi değil. Her biri kendi yolunda ünlü, güzel, ilginç. Ancak Avrupa başkentlerinden hangisi en ünlü olarak kabul edilebilir?
Roma - sonsuz şehir
Dar Tiber Nehri kıyısında bulunan İtalya'nın başkenti, hem büyüklük hem de düşüş dönemlerinin olduğu çok eski bir tarihe sahiptir. Temeli MÖ 8. yüzyılın ortalarına dayanan bu şehir, birkaç yüzyıl sonra devasa ve güçlü bir imparatorluğun başkentine dönüştü. Uzun bir süre boyunca kimse güç, zenginlik ve nüfuz bakımından Roma ile rekabet edemezdi.
Ünlü bir Romalı yazarın, bir Romalının asıl amacının uluslara hükmetmek olduğunu yazması tesadüf değildir.
Ancak daha sonra Roma düştü, barbar kabileler tarafından yenildi ve harap oldu. Uzun bir süre düşüşteydi, ancak bir süre sonra tekrar Avrupa medeniyetinin merkezi haline geldi.
Bu, Katolik Kilisesi başkanının ikametgahının Roma'da olması gerçeğiyle kolaylaştırıldı.
Roma'da eski zamanlardan beri, devasa amfitiyatro Kolezyum, tapınaklar, zafer sütunları ve kemerleri, tiyatrolar ve köprüler, daha sonra İtalya'nın en ünlü vatandaşlarının dinlenme yeri haline gelen Pantheon gibi dünya çapında öneme sahip sayısız tarihi anıt hayatta kaldı..
Milyonlarca turist, Orta Çağ'ın bu manzaralarını ve eserlerini görmek için bu şehre geliyor: katedraller, saraylar, villalar, çeşmeler. Pek çoğu, Raphael, Titian, Leonardo da Vinci, Michelangelo ve diğer sanat dehalarının şaheserlerinin toplandığı Vatikan Müzeleri'ne can atıyor.
Paris - moda ve zevkin başkenti
Fransa'nın başkenti Paris de turistler arasında çok ünlü ve popüler. Seine Nehri kıyılarında uzanan dünyanın en güzel şehirlerinden biri, karşı konulmaz bir şekilde dünyanın her yerinden misafirleri kendine çekiyor. Paris'in tarihi kalbinin - Cité Adası'nın harika mimari topluluğunu inceleyerek şehirle tanışmaya başlarlar. Ünlü Notre Dame de Paris Katedrali, Büyük Fransız Devrimi döneminde kasvetli bir hapishane haline gelen Conciergerie Sarayı, devasa ve şaşırtıcı derecede güzel vitray pencereleri olan Saint-Chapelle kraliyet şapeli var.
Ve Cité adasının dışında, turistler görkemli, ünlü Louvre Müzesi'ni, Napolyon Bonapart'ın gömülü olduğu Les Invalides kompleksini, ünlü Eyfel Kulesi'ni, güzel meydanları, sarayları, parkları ve çok daha fazlasını bulacaklar.
Ancak Paris aynı zamanda moda tasarımcıları, parfümcüleri, mutfak uzmanları ve sanat işçileri ile de ünlüdür. Uzun zamandır ve haklı olarak moda başkentinin gayri resmi gururlu unvanını taşıyor. Bu yüzden bu ülke rafine bir zevke sahip insanlar tarafından ziyaret edilmektedir.
